Şantaj Nedir? Şantaj Suçu ve Cezası

AS-FA Hukuk Bürosu olarak bu yazımızda Türk Ceza Kanunu 107. Maddede düzenlenen şantaj suçunun ne olduğunu, unsurlarını ve cezalarının neler olabileceğinden bahsettik. Aktardığımız bilgi ve görüşler bir kaynak teşkil etmekle birlikte yol gösterme amaçlıdır. Şantaj suçuna maruz kaldığınızı düşünüyorsanız alanında uzman bir ceza avukatı yada hukuk bürosu ile iletişime geçebilirsiniz. AS-FA Hukuk Bürosu olarak danışanlara hak kayıplarının yaşanmaması amacıyla, alanında uzman avukatlardan hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti almalarını öneriyoruz.

Bu yazı Avukat Ufuk ALABUCAK tarafından kaleme alınmıştır.

Şantaj Suçu Nedir?

Şantaj, “herhangi bir çıkar sağlamak amacıyla bir kimseyi, kendisiyle ilgili lekeleyici, gözden düşürücü bir haberi yayma veya açığa çıkarma tehdidiyle korkutma” anlamına gelmektedir. Günlük yaşamda çok sık karşılaşılan şantaj suçu sıklıkla tehdit suçu ile karıştırılmaktadır ancak şantaj suçu, tehdit suçuna kıyasla daha özel bir düzenlemedir. Şantaj suçlarında mağduru bir davranışta bulunmaya veya bulunmamaya zorlama durumu ya da çıkar sağlama amacı söz konusudur.

Şantaj suçu, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 107. maddesinde hürriyete karşı işlenen suçlar adı altında iki fıkra halinde düzenlenmiştir.

Şantaj
Madde 107-

(1) Hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından bahisle, bir kimseyi kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlayan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(2) Kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bir kişinin şeref veya saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususların açıklanacağı veya isnat edileceği tehdidinde bulunulması halinde de birinci fıkraya göre cezaya hükmolunur.

Şantaj Suçunun Unsurları

Şantaj suçunun unsurları maddi ve manevi unsurlar olmak üzere ikiye ayrılır.

Şantaj Suçunun Maddi Unsurları
Fail

TCK’nın 37/2. maddesine göre, suçun kanuni tanımındaki fiili gerçekleştiren kişi faildir. Özel bir düzenlemeye yer verilmemesi sebebi ile şantaj suçunun faili herkes olabilir. Fakat şantaj suçunu işleyen kişinin kamu görevlisi olması durumunda oluşacak suç Türk Ceza Kanunu madde 250 hükmünde düzenlenmiş olan irtikap suçudur. Kamu görevlisinin görevinin sağladığı nüfuzu kullanarak bir yarar sağlaması, şantaj suçunu değil, icbar suretiyle irtikap suçunu oluşturur.

Mağdur

Özel bir düzenlemeye yer verilmemesi sebebi ile şantaj suçunun mağduru herkes olabilir ancak kanunun düzenlenme şekli gereği, tüzel kişilerin bu suçun mağduru olamayacağı sonucu çıkmaktadır. Tüzel kişilerin suçun mağduru değil, suçtan zarar göreni olarak kabul edilmesi gerekmektedir.

Fiil

Şantaj suçunun fiil unsuru kanunda belirlenen seçimlilik hareketlerden birinin fail tarafından yapılmasıyla tanımlanır. Şantaj suçunun ilk hâlinde iki seçimlik hareket mevcuttur.

  1. Hakkı olan bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından bahisle şantaj,
  2. Yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından bahisle şantaj.

Kanunda tanımlanan söz konusu seçimlilik hareketler:

  1. Fail tarafından mağduru hukuka aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya zorlama hareketi (TCK107/1)
  2. Fail tarafından mağdurun haksız çıkar elde etmeye zorlanma hareketi (TCK107/1)
  3. Fail tarafından mağdurun şeref ve saygınlığını zedeleyecek nitelikteki hususların açıklanacağı ya da bu hususların mağdura isnat edileceği tehdidinde bulunulması hareketi (TCK107/2)
Şantaj Suçunun Manevi Unsurları

Şantajın Manevi unsurları kast ve taksir olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Ancak şantaj suçunun taksirli hali kanunda düzenlenmediği için bu suç ancak kasten işlenebilir.

Şantaj Suçu Cezası

Şantaj suçu, Türk Ceza Kanunu madde 107 hükmünde düzenlenmiş olup cezası 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ve 5000 güne kadar adli para cezasıdır.

“(1) Hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından bahisle, bir kimseyi kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlayan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. 

(2) Kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bir kişinin şeref veya saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususların açıklanacağı veya isnat edileceği tehdidinde bulunulması halinde de birinci fıkraya göre cezaya hükmolunur.”

Adli para cezası; gerçekleştirilen bir suça karşılık hapis cezasıyla birlikte ya da tek başına uygulanabilen bir yaptırım çeşididir. Şantaj suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası adli para cezasına çevrilebilir.Suçun kovuşturulması ile mahkeme tarafından yalnızca hapis cezası veyahut yalnızca adli para cezasına hükmedilmesi için bir zorunluluk bulunmamaktadır. Mahkeme tarafından hem hapis cezasına hem de adli para cezasına hükmedilebilecektir.Şantaj suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) ve cezanın ertelenmesi mümkündür. Cezanın ertelenmesi; mahkeme tarafından belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesidir. Hagb hiçbir şekilde adli sicil kaydınızda görülmez.

Şantaj suçundan beraat almak ve adli sicilinizin bozulmaması için ceza avukatından hukuki destek ve avukatlık hizmeti almanız sizlerin menfaatine olacaktır.

Şantaj Suçunda Görevli ve Yetkili Mahkeme

Bu suçun cezasına bakıldığı vakit görevli mahkeme, Asliye Ceza Mahkemesi olarak karşımıza çıkar. Yetkili mahkeme ise suçun işlendiği yer mahkemesidir. CMK’nın 12. maddesine göre, “Davaya bakmak yetkisi, suçun işlendiği yer mahkemesine aittir.”

Şantaj suçu şikayete bağlı değildir, resen soruşturulur ve kovuşturulur. Şantaj suçunun işlendiği savcılık tarafından öğrenildiğinde kendiliğinden soruşturma başlatmalıdır. Devamında iddianame düzenlenir ve kovuşturma aşamasına geçilirse kişi şantaj suçu cezası ile karşı karşıya kalacaktır. Ayrıca şantaj suçu Ceza Muhakemesi Kanunu m. 253’te düzenlenen suçlar arasında yer almadığı için uzlaşma kapsamında da değildir.

Şantaj suçu için 8 yıllık bir dava dava zamanaşımı süresi öngörülmüştür.

Şantaj Suçu Yargıtay Kararları

YARGITAY 14. CEZA DAİRESİ Esas: 2012/6101 Karar: 2014/5028

  • TCK 107. Madde
  • Şantaj Suçu

Sanık M. hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;

Delillerle iddia ve savunma, duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş sübutu kabul olunan fiillerin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan, sanık müdafiin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin onanmasına,

Sanıklar hakkında yağma suçundan kurulan hükümlerin incelenmesine gelince;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, sanık Muhammet hakkında kurulan hükümle ilgili yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

Mahkemece, suç tarihinde zorla mağdura nitelikli cinsel istismarda bulunan sanık M.’un, daha sonra kendisine para vermediği takdirde bu durumu babasına ve herkese söyleyeceğini belirterek mağdurdan 3 kez para ve sigara aldığı, sanık Muhammet’in ise diğer sanık M.’un mağdur ile zorla cinsel ilişkiye girdiğinin etrafta duyulmasından sonra, mağdurun yanına giderek kendisini Agit lakaplı sanık M.’un gönderdiğini ve para vermediği takdirde adı geçen sanıkla aralarında geçenleri babasına söyleyeceğini belirterek mağdurdan zorla para aldığının oluşa uygun olarak kabul edilmesi karşısında, mağdurun veya bir yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceklerinden ya da malvarlığı itibarıyla bir zarara uğratacaklarından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak para almaları gibi bir durum bulunmayıp, daha önce sanık M. tarafından gerçekleştirilen ve açıklanması mağdurun şeref ve saygınlığına zarar verecek nitelikteki cinsel istismar olayını açıklayacaklarından bahisle para alan sanıkların eylemlerinin, sanık M. yönünden zincirleme şekilde olmak üzere TCK.nın 107/2. fıkrasında düzenlenen şantaj suçunu oluşturduğu ve sanıkların suçun işleniş şekli ile kastlarının yoğunluğuna göre, TCK.nın 61. maddesindeki hususlar değerlendirilerek alt sınırdan uzaklaşmak suretiyle bu suçtan cezalandırılmaları gerektiği gözetilmeyerek, yazılı şekilde yağma suçlarından mahkûmiyetlerine hükmolunması,

Sonuç: Kanuna aykırı, sanıklar müdafileri ile O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321. maddesi uyarınca bozulmasına, 15.04.2014 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.

YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/1824 Karar : 2017/21851

  • TCK 107. Madde
  • Şantaj Suçu

Dolandırıcılık ve şantaj suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü.

02/12/2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 253. maddesinin (b) bendine eklenen 6. alt bendi ile TCK’nın 157. maddesinde düzenlenen basit dolandırıcılık suçu uzlaştırma kapsamına alınmış ise de, TCK 107. maddesinde düzenlenen “şantaj” suçunun uzlaşma kapsamında olmaması ve “uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suç ile birlikte işlenmesi halinde uzlaşma hükümleri uygulanmaz” şeklindeki 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinin 3. fıkrasının son cümlesinde ki düzenleme karşısında, dolandırıcılık suçunun uzlaşma kapsamı dışında kaldığı değerlendirilerek yapılan incelemede,

Eşinden ayrılma sürecinde olan katılan …’nın hastanede temyiz kapsamı dışında bulunan diğer sanık … ile tanıştığı ve boşanma davasından bahsettiği, sanık …‘in de katılana tanıdığı avukat olduğunu, bu konuda kendisine yardımcı olabileceğini söyleyerek yanından ayrıldığı, bir süre sonra sanık …’in katılanı arayarak boşanma davası konusunda konuşmak üzere çağırdığı, sanık …‘in, sanık …‘ü kardeşi olarak tanıtarak, katılan ile birlikte evlerine gittikleri, sanıkların katılandan davaya bakacak avukata vermek üzere 500 TL para aldıkları, ardından katılan …’nın sanık … ile geceyi birlikte geçirdikleri, ardından katılan …’nın memleketine döndüğü, bu kez sanık …‘ün katılana mesaj atarak “diğer sanığın eşi olduğunu, bu konuda kendisine yalan söylediklerini, birlikte oldukları anları kameraya aldığını, kendisine 10.000 TL para vermemesi halinde bu görüntüleri internet ortamında yayacağını, ailesine ve çocuklarına rezil edeceğine” dair mesajlar çektiği, katılanın bu konuyu görüşmek amacıyla sanık … ile buluşmak istediğini bildirdiği ve buluşma yerine gelen sanık …‘ün güvenlik kuvvetleri tarafından yakalandığı, sanığın tevil yollu ikrar içeren savunmaları, katılan beyanı, mesaj tespit tutanakları ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığından dolandırıcılık ve şantaj suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık …’ün suçları işlemediğine yönelik yaptığı itirazın reddiyle, hükümlerin ONANMASINA, 31/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas: 2017/11 Karar: 2017/7254

  • TCK 107. Madde
  • Şantaj Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutunaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, dosyanın incelenmesinde, Yerel Mahkemece sanık hakkında şantaj suçundan daha önceden verilen mahkumiyet hükmünün temyizi üzerine Dairemizce “somut olayda şantaj suçunun yasal unsurlarının ne şekilde gerçekleştiği tartışılıp açıklanmadan yetersiz gerekçeyle mahkumiyet hükmü kurulması” gerekçesiyle bozulmasından sonra mahkemece bozmaya uyulmasına karar verildiği ve gerekçeli kararda bozma öncesi kararda yer almayan ve Dairemizin bozma kararında belirttiği hususlarda tartışmayı içeren açıklamaya yer verilerek tekrar eski kararın verildiğinin anlaşılması karşısında, bozma kararında belirtilen hususuların tartışılarak yeniden kurulan hükmün temyiz incelemesine tabi “YENİ HÜKÜM” niteliğinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Şantaj TCK’nın 107.maddesinde; “(1) “Hakkı olan ya da yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından bahisle, bir kimseyi kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlayan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.”

(2)Kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bir kişinin şeref veya saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususların açıklanacağı veya isnat edileceği tehdidinde bulunulması halinde de birinci fıkraya göre cezaya hükmolunur.” şeklinde düzenlenmiştir.

Şantajın, ikinci fıkrasında düzenlenen şeklinde, fail kendisine veya bir başkasına menfaat temin etmek için, bir başkasına şeref ve saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususların açıklanacağı veya isnat edileceği tehdidinde bulunmaktadır. Eğer fail herhangi bir fayda elde etmeye çalışmadan yalnızca şeref ve saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususların açıklanacağı tehdidinde bulunursa, eylem şantaj deil, sair tehdit suçunu oluştururacaktır.

İkinci fıkrada yer alan suçun öğelerinden olan “yarar” kavramı sadece maddi çıkarları değil, fail veya üçüncü kişinin yararına olan her durumu kapsamaktadır.

Bu açıklamalar ışığında somut olay irdelendiğinde; sanığın, kendisinin Sinekçiler köyüne sokulmaması şeklindeki söylentinin aslını öğrenmek için katılana telefonla ulaşamaması üzerine ona gönderdiği hakaret ve tehdit içeren mesajlarına cevap verilmemesi üzerine bu kez yeniden gönderdiği “Bu iş büyüyecek, o koltuğu kaybedeceksin, bizimde elimizde birşeyler var, o seçim zamanı dağıtılmayan gazete tarayıcıdan tarandı herkese yollanacak, herkes bilsin” biçimindeki mesajda şantaj suçunun “yarar sağlama “öğesinin ne şekilde gerçekleştiği açıkça gösterilip yeterince tartışılmadan ve bozmaya uyulmasına karar verilmesine rağmen bozma doğrultusunda yeterli değerlendirme ve irdeleme yapılmadan, soyut açıklamalara yer verilerek suçun oluştuğu kabul edilip yetersiz gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi,

SONUÇ : Kanuna aykırı ve sanık …‘nun temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 09.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas: 2014/12160 Karar: 2014/34028 Tarih: 25.11.2014

  • TCK 107. Madde
  • Şantaj Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

TCK’nın 107/2 maddesinde yazılı suçun oluşumu için, yarar sağlamak amacıyla bir kişinin şeref ve saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususların açıklanacağı veya isnad edileceği tehdidinde bulunulması yeterli olup, isnada konu hususların gerçek olması gerekmediği gibi failin elinde isnadı ortaya koyacak belge ve bilgi bulunmasının da şart olmaması karşısında; sanığın, katılan C. S. A.’ın tanıklık yaptığı, diğer katılanların da mağduru oldukları işkence suçuna ilişkin davada sanık olarak yargılandığı sırada görüştüğü kişiler aracılığıyla telefon ettirmek ve bazı kişilerle haber göndermek suretiyle, katılanların şikayetlerinden ve tanıklıktan vazgeçmeleri aksi takdirde çocuklara cinsel istismarda bulunduklarına dair elinde mevcut görüntü ve belgeleri basına vereceğini belirterek ilettiği sözlü mesajların tanık anlatımlarıyla doğrulandığı, bu durumda sanığın sabit olan ve katılanların şeref ve saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususlarda isnatta bulunacağı tehdidini içeren bu eylemi nedeniyle atılı şantaj suçu oluştuğu halde, “görüntülerin gerçekte var olup olmadığının belli olmadığı, bu konuşma içeriğinde şantaj içeren herhangi söz kullanılmadığı, sanığın test amaçlı olarak yaptığını söylediği 1.Ergenekon davası soruşturmasındaki telefon dinlemesinde tespite düşen M. V. isimli şahısla yaptığı 22/06/2008 tarihli telefon görüşmesinde daha çok Adnan hoca ve Adnancılar ifadelerinin geçtiği müştekilerin hiçbirisinin ismen belirtilmediği, M. V. isimli kişinin müştekilerle doğrudan yada dolaylı olarak iletişim kurmadığı” biçimindeki kanuni olmayan ve dosya içeriğindeki kanıtlarla uyumsuz gerekçe ile beraat hükmü kurulması,

Sonuç: Kanuna aykırı ve katılanlar H. B. G., A. M. B., K. İ., H. H. M., B. A. ve T. Y. vekillerinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle hükmün BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 25.11.2014 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.